Bu bölümdeki metni inceleyerek azıcık aşım kaygısız başım atasözü ile ilgili kompozisyon yazısı için kısaca fikir sahibi olabilirsiniz.
Bir insanın kendine yetecek kadar parası varsa en rahat insan
odur. Çünkü mal da yalan mülk de yalandır. Mal varlığınız çok olduğu zaman
bunların sıkıntısı da çoğalır. Bunun sonucunda hep kaygı içinde olursunuz. Oysa
kimseye muhtaç değilseniz, karnınız doyuyorsa, sade bir yaşamınız varsa
kaygıdan uzak olursunuz. Hatta kaygısız bir halde yaşar gidersiniz.
Örnek olarak, çok zengin
olduğumuzu farz edelim. Bir sürü dairemiz olsun. Bu dairelerde haliyle kiracılar
oturacak. Onlardan ayda bir kere ev kirası alacaksınız. Evinizde oturan kiracılar
eve iyi bakacaklar mı? Kiraları düzenli olarak ödeyecekler mi? Aklınızda
bunların kaygısı olur. Ya da zengin bir çiftçi
olduğumuzu düşünelim. Bir sürü tarlamız olsun. Her tarlaya tohum ekmemiz
gerekecek. Tohum parasını bulabilecek miyiz? Tarlamızdan verim alabilecek
miyiz? Bu sorular kafamızı karıştırır ve bizi kaygıya sevk eder. Dolayısıyla ne kadar varlıklı olursak kafamızı kurcalayan o kadar sorun var demektir. Bu yüzden az olan şeyin derdi de az olur.
Sürekli kaygı içinde yaşamak, insanı hasta eder. Bu yüzden
kaygısız olmak, mutlu olmanın bir şartıdır. İşte insanın parası çok olunca, arabası,
tarlası, evi çok olunca hepsinin de bir sürü derdi, tasası olacaktır.
Böylelikle kaygıdan uzak bir şekilde yaşamanız mümkün olmayacaktır. En iyisi kendi kendimize
yetmektir. Yani kendi yağımızda kavruluyorsak, maddi durumumuz temel ihtiyaçlarımızı
karşılamaya yetiyorsa bizden iyisi yoktur.
Sonuç olarak insan ne kadar az şeye sahipse kafası da o kadar kaygısız olur. Çok varlık onları kaybetme korkusunu ve endişesini de beraberinde getirir ama azıcık olan bir varlığa kimse göz dikmez. Bu yüzden malı mülkü az olan insanların çok fazla kaybedeceği bir şey olmaz. Kaygıları da bu nedenle daha az olur.