Bu yazıyı incelediğinizde aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz ile ilgili kompozisyon yazacak kadar fikir sahibi olacaksınız.
Biz insan çoğu zaman elimize geçen veya sahip olduğumuz şeyleri azımsarız. Hep daha çok olsun isteriz. Bir elbise alırız, bu bana yetmez deyip bir daha, bir daha alırız. Bir araba alırız, onu küçük görüp daha iyisini almak isteriz. Anlayacağınız dünya hayatının geçiciliğine bakmadan gözümüz doymak bilmez. Halbuki dünyadan maddiyattan daha önemli şeyler var. Biz ancak bunu başımıza bir felaket geldiğinde anlayabiliyoruz.
Mesela ülkemizde son zamanlarda depremler oldu. Binlerce insan hayatını, kaybetti. Binlercesi evinden arabasından, para pul içindeki hayatından oldu. Şimdi çoğu konteyner kentlerde, çadırlarda, prefabrik evlere yaşamak zorunda kaldılar. Onlara sorduğunuzda aldığımız nefes ne kadar önemliymiş, paranın, malın mülkün hiçbir önemi yokmuş diyorlar. Yani bu insanlar gerçek zenginliğin aslında nefes alabilmek, elindekiyle yetinmek olduğunu anlamış durumdalar. Başımıza gelen bu felaketlerden ders çıkarmalıyız. Daha çok param olsun, malım mülküm olsun, villalarım, apartman dairelerim olsun diyeceğimize şu an neye sahipsek onlarla yetinmeliyiz. Aza kanaat edip şükretmemiz gerekiyor. Bu dünyadan göçerken yanımıza hiçbir şey almıyoruz. zaman şu için halimizi yeterli göreli, bizden daha kötü durumda olanları göz önünde bulundurmalıyız.
Sonuç olarak açgözlülük etmemeliyiz. Ne kazanıyorsak, üzerimize ne alıyorsak bunlar bize yeter. Gelirimiz az, kıyafetimiz az, yokluk çekiyoruz diye hiçbir şekilde üzülmemeliyiz. Az da olsa bir şeylere sahibiz. Nankörlük etmenin anlamı yok. Belki her istediğimizi alamıyoruz ama başımızı sokacak bir evimiz var. Karnımız bir şekilde doyuyor. Aç kalmıyoruz, açıkta değiliz. O zaman sevdiklerimizle bir arada olmak, başımızı sokacak sıcak bir yuvaya sahip olmak dünyanın en büyük nimetidir,diyerek aza kanaat etmeliyiz.