Bu bölümdeki örnek metni inceleyerek “Hayatın anlamını yaşayarak değil de okuyarak bulmak
mümkün müdür? Tartışınız." sorusuna cevap verebilecek şekilde fikir edinebilirsiniz.
Gerçek hayatta yaşananlar yazarlar tarafından kitaplara konu edilmektedir. Yani kitapların içinde ele alınan konular kaynağını gerçek hayattan alır. Bu da demek oluyor ki hayatın anlamını okuyarak bulmak da mümkündür. İnsanlar okudukça sadece hayal ürün bilgilerle karşılaşmıyor, gerçek hayattan izlerle de karşılaşıyor. Dolayısıyla okuyarak hayatın gerçeklerine ulaşmış oluyoruz.
Okumak çok değerli bir iştir. Hatta o kadar değerlidir ki
belki de hayatın anlamı okumakta gizlidir. Ben hayatın anlamını okuyarak
bulmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Çünkü insan okudukça kendini tam
anlamıyla geliştirmiş oluyor. Bunun sonucunda düşünmeyi öğreniyor. Yani toplumsal
bir varlık olan insan okudukça nerede, nasıl davranacağını öğrenmiş oluyor. Bu
da insanlarla sağlıklı bir iletişim kurmak anlamına gelmektedir.
Genel olarak baktığımızda herkes bir şekilde yaşıyor.
Ancak sadece yaşayarak hayatın anlamını bulamayız. Okumanın olmadığı bir hayat,
son derece anlamsız olacaktır. Hayta okudukça anlam kazanacaktır. Bundan dolayı
okumayı sevmek ve sevdirmek gerekiyor: Aile ve eğitimcilerin bu konuda özverili
olması büyük önem taşımaktadır. Okumak olmasaydı dünyayı cehalet kaplardı. O zaman kimse
kimsenin hakkına hukukuna saygı göstermezdi. Bu da karmaşaların yaşanmasına yol açacaktır. Yani okumayan insanlar kavgaya, anlaşmazlığa çok daha yatkındır. Çünkü
okumaya önem vermemek insanı cehalete sürükleyen bir şeydir. Cahilliğin baş
düşmanı da okumak olduğuna göre hayatın anlamını ancak okumakla bulabiliriz<
diye düşünüyorum.
Bence dünya okumaya önem veren insanlarla güzelleşecektir.
Okuyan insan görgülü, bilgili, kültürlü biri oluverir. Bu sayede okumuş
kimseler anlayışlı, saygılı ve hoşgörülü bir özelliğe bürünür. Bütün bunlar
onların sağlıklı ilişkiler geliştirmesine doğrudan katkı sağlar. İşte bu yüzden
hayatın anlamını okuyarak bulmak mümkündür diyebiliriz.