Çok Gezen Çok Bilir İle İlgili Kompozisyon

Bu yazımızda “Çok gezen çok bilir ile ilgili kompozisyon” konusunu kısaca açıklamaya çalışacağız.

Herkesçe daha çok kabul gören gerçek çok gezen çok bilir düşüncesidir. Gezmeyi seven biri gezip gördüğü yerleri çok iyi bilir. Çünkü insan görerek daha iyi bir öğrenme fırsatına sahip olur. Çok gezen kişi yeni yerlere gitmiş oluyor, başka insanlarla tanışmış oluyor, daha önce görmediği coğrafyaları görüyor. Gittiği yerdeki yaşam koşullarını, gezilecek yerleri gördüğü için çok gezmenin bilmeye katkısı büyüktür.

Sadece okuyarak da bir şeyler öğrenebiliriz. Fakat belli bir süre sonra okuyup öğrendiğimiz bilgiler unutulacaktır. Oysa gezmek, görmek öğrenme üzerinde çok daha etkilidir. Çünkü insan gezme sırasında bütün duyu organlarını etkin kullanıyor. Bu da görsel ve işitsel hafızanın harekete geçmesi demektir. Örneğin İstanbul’un nasıl bir yer olduğunu anlatan bir kitap okumuş olalım. Kitap okuyarak İstanbul hakkında epey bir bilgi sahibi olabiliriz. Ancak aradan uzun bir zaman geçtikten sonra İstanbul hakkında edindiğimiz bilgileri unuttuğumuzu görürüz. Halbuki bir trene veya uçağa atlayıp İstanbul'a gitsek, İstanbul’un tarihi yerlerini, caddelerini, boğaz köprüsünü, çarşılarını gezip görsek, İstanbul ile ilgili birçok bilgiye ulaşırız. Bu bilgiler zihnimize kazınır. Onları unutmak da öyle kolay olmaz.

Sonuç olarak bir yer gezildikten sonra aylar, yıllar da geçse orayı unutmayız. Çünkü gezmekle öğrenmek etkili öğrenme anlamına gelir. Gezip görmek, öğrenmede bu kadar etkili olmasaydı Evliya Çelebi onca ülkeyi, şehri gezer miydi? Şayet oralara gitmeseydi bu kadar bilgiye erişemezdi. Biz de onun gezgin kişiliğinin meyvelerinden nasipleniyoruz. Dolayısıyla O'na ait Seyahatname bile çok gezmenin bilmek üzerindeki etkisini açıkça göstermektedir.